sinir

listen to the pronunciation of sinir
Türkçe - İngilizce
anger

His face turned red with anger. - Yüzü sinirden kızardı.

I'm boiling with anger. - Sinirden köpürüyorum.

{i} nerve

The sciatic nerve is the longest nerve in the human body. - Siyatik sinir insan vücudundaki en uzun sinirdir.

There are twelve pairs of cranial nerves. - On iki çift kranial sinir vardır.

temper

It doesn't pay to lose your temper. - Sinirlenmeniz işe yaramaz.

Tom loses his temper easily. - Tom kolaylıkla sinirleniyor.

pet
tendon
(Havacılık) boundary
crabby
fibre
annoying

So annoying... Now I get a headache whenever I use the computer! - Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.

Why are you annoying your sister? - Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun?

string
irritating

Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake. - Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.

Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument. - Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.

equanimity
irksome
tantrum

You never know when he's going to throw another tantrum. - Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

(Anatomi) nerve
quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
neural

Google uses a neural network to translate sentences. - Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.

nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
nervous

Central nervous system consists of brain, cerebellum, medulla oblongata and spinal cord. - Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşur.

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
sinew
fury
anger; irritation
(Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
irritating, exasperating (person, thing)
thing about which one is fastidious
arse
bugger
{i} limit
neuronic
{i} border
border line
choler
bordering
sinir bozucu
frustrating

It's very frustrating to try to find your glasses when you can't see anything without glasses. - İnsan gözlüksüz bir şey göremediğinden, gözlüğü yokken gözlük araması çok sinir bozucu bir şey.

It's just so frustrating to try to do this with my arm in a cast. - Döküm içindeki kolumla bunu yapmaya çalışmak gerçekten çok sinir bozucu.

sinir bozucu
annoying

That's really annoying. - O gerçekten sinir bozucu.

It's really very annoying. - Bu gerçekten çok sinir bozucu.

sinir bozmak
annoy
sinir etmek
annoy
sinir bozucu
nerve-racking
sinir etmek
nettle
sinir bozucu
unnerving

The increase in incidents of terrorism is really unnerving. - Terör olaylarındaki artış gerçekten de sinir bozucu.

Mary's unnerving to be around, because she's so finicky about everything. - Her şeyde kılı kırk yaran biri olduğu için, Meryem'in etrafta olması sinir bozucu.

sinir bozucu
observing
sinir bozucu bir biçimde
frustratingly
sinir edici
galling
sinir edici
tiresome
sinir etmek
aggravate
sinir etmek
gall
sinir etmek
piss someone off
sinir gazı
(Askeri) irritant gas
sinir gazı
(Tıp) sarin
sinir krizi
a fit of nerves
sinir kökü
(Pisikoloji, Ruhbilim) nerve root
sinir küpü
a bag of nerves
sinir küpü
a bundle of nerves
sinir olmak
be angry about
sinir olmak
be peeved at
sinir olmak
chafe
sinir olmak
get angry
sinir otu
(Arılık) plantain
sinir otu
(Botanik, Bitkibilim) common plantain
sinir otu
(Botanik, Bitkibilim) plantago major
sinir otu
plantago
sinir sistemi
neural system
sinir sistemi cerrahisi
(Tıp) neurosurgery
sinir sistemi fizyolojisi
(Tıp) neurophysiology
sinir sistemi hastalığı
(Tıp) neuropathy
sinir uru
(Tıp) neuroma
sinir bozmak
irritate
sinir hastalığı
neurosis
sinir krizi geçirmek
have a nervous break downhave a fit, throw a fit : To have a sudden illness with stiffness or jerking of the body. - "Our dog had a fit yesterday."informal To become angry or upset. - "Father will throw a fit when he sees the dent in the car." - "Howard will have a fit when he learns that he lost the election." - "When John decided to drop out of college, his parents had fits."hysterics : when you are unable to control your behaviour or emotions because you are very upset, afraid, excited. - "She went into hysterics when she heard about her husband."have hysterics : be extremely upset or angry. - "Mum'd have hysterics if she knew what you'd done."in hysterics : if someone is in hysterics, they are laughing and not able to stop. - "The audience was in hysterics."
sinir otu
nerve grass
sinir ajanı W
(Askeri) nerve agent (O-Ethyl S-Diisopropylaminomethyl Methylphosphonothiolate)
sinir ameliyatı
neurotomy
sinir argınlığı
neurasthenia
sinir argınlığı
neurasthenia, nervous breakdown
sinir ağrısı
neuralgia
sinir ağı
(Pisikoloji, Ruhbilim) neural network
sinir ağı
plexus
sinir ağı
(Tıp) nerve net
sinir biçimi
nervation
sinir biçimi
nervature
sinir bozmak
get on one's nerves
sinir bozmak
bother
sinir bozmak
make angry
sinir bozmak
unhinge
sinir bozucu
irritating

Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake. - Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.

Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument. - Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.

sinir bozucu
itching
sinir bozucu
nerve-wracking

It was a nerve-wracking experience. - Bu sinir bozucu deneyimdi.

sinir bozucu
pesky
sinir bozucu
infuriating

Isn't it infuriating? - Bu sinir bozucu değil mi?

sinir bozucu bir halde
aggravatingly
sinir bozucu bir şekilde
anticlimactically
sinir bozucu bir şekilde
irritatingly
sinir bozucu tip
stinker
sinir bozucu tip
blighter
sinir bozucu önemsiz şey
pinprick
sinir bozukluğu
nervous breakdown
sinir bozukluğu
nervous prostration
sinir bozukluğu
breakdown
sinir bozukluğu
hysteria
sinir bozukluğu
hysterics
sinir boğumları
anat . neural ganglions
sinir buhranı
a fit of nerves
sinir edici
itchy
sinir etmek
bother
sinir etmek
string up
sinir etmek
peeve
sinir etmek
irritate
sinir etmek
to aggravate, to rub sb up the wrong way, to get sb's back up, to put sb's back up
sinir etmek
discomfit
sinir etmek
make angry
sinir etmek
jangle one's nerves
sinir etmek
rasp
sinir etmek
get on one's nerves
sinir etmek
rattle
sinir gazı
nerve agent
sinir gazı için nekahet panzehiri
(Askeri) convalescent antidote for nerve agent
sinir harbi
battle of nerves
sinir harbi
war of nerves
sinir harbi
psychological warfare
sinir harbi
psychologic warfare
sinir hastalıkları uzmanı
neurologist
sinir hastalığı
neuropathy
sinir hastalığı/sayrılığı
neuropathy
sinir hastası
neurotic
sinir hastası kimse
hysteric
sinir herif
sod
sinir hücreleri yığını
nucleus
sinir hücresi
neuron
sinir ilacı
nervine
sinir iltihabı
neuritis
sinir kesilmek
to become all nerves
sinir kesilmek
to become enraged
sinir krizi
attack of nerves, fit of hysterics
sinir krizi geçirmek
go into hysterics
sinir kökenli
neurogenic
sinir kökü
radicle
sinir küpü
bundle of nerves
sinir lifi
(Anatomi) axone
sinir lifi
(Tıp) nerve fiber
sinir lifi
(Arılık,Tıp) nerve fibre
sinir merkezi
nerve center
sinir olma
frown
sinir olmak
to chafe
sinir olmak
be riled at
sinir olmak
be irritated
sinir olmak
be nettled at
sinir otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Plantaginaceae) common plantain
sinir savaşı
war of nerves
sinir sistemi
nervous system

Central nervous system consists of brain, cerebellum, medulla oblongata and spinal cord. - Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omurilikten oluşur.

This disease affects mainly on the central nervous system. - Bu hastalık esas olarak merkezi sinir sistemini etkiler.

sinir sistemi anatomisi
(Anatomi) neuroanatomy
sinir sistemi biyolojisi
(Biyoloji) neurobiology
sinir sistemi görüntülemesi
(Tıp) neurography
sinir sistemi kaynaklı
(Tıp) neurogen
sinir sistemi kimyası
(Tıp) neurochemistry
sinir sistemi patolojisi
(Tıp) neuropathology
sinir sistemine bağlamak
innervate
sinir tedavisi
neurotheraphy
sinir teli
(Hayvan Bilim, Zooloji) nerve fiber
sinir tip
ratbag
sinir ucu
neural crest
sinir yolu
(Pisikoloji, Ruhbilim) neural tube
sinir yolu
(Pisikoloji, Ruhbilim) nerve pathway
sinir zayıflığı
neurasthenia
sinir örgüsü
plexus
sinir bozucu
nerve racking
beyin ve sinir cerrahı
(Tıp) neurosurgeon
getiren sinir
afferent
motor sinir
(Arılık,Teknik,Hayvan Bilim, Zooloji) motor nerve
optik sinir
(Tıp) optic nerve
ruh ve sinir hastalıkları
(Tıp) neurological disorders
sempatik sinir sistemi
(Anatomi) autonomic nervous system
sempatik sinir sistemi
(Tıp) sympathetic nervous system
sinir bozukluğu
neurosis
sinir krizi
(Tıp) tantrum

You never know when he's going to throw another tantrum. - Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

sinir merkezi
(Anatomi) nervous center
sinir bozucu
infernal
sinir etmek
hassle
sinir etmek
make sb sick
sinir etmek
rub up the wrong way
sinir etmek
get on sb's back
sinir etmek
spite
sinir hücresi
nerve cell
sinir krizi
crackup
sinir merkezi
nerve centre
içinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol
within blood vessels, nerves, or a liquid overpass
ruh ve sinir hastalıkları
Mental and neurological diseases
sinir krizi
attack of nerves
yapay sinir ağı
Artificial neural network
çevresel sinir sitemi
(Anatomi) Peripheral nervous system
Soman, bir sinir ajanı (gazı)
(Askeri) Soman, a nerve agent
Tabun, bir sinir ajanı
(Askeri) Tabun, a nerve agent
aksesuar sinir
(Tıp) accesory nerve
beni sinir etti
he pissed me off
beyin sinir demeti
(Anatomi) cingulum
beyin ve sinir sistemi
(Tıp) brain and nerve system
beyindeki sinir ucu
thalamus
bir sinir ajanı (gazı)
(Askeri) a nerve agent
bitkisel sinir sistemi
(Pisikoloji, Ruhbilim) vegetative nervous system
dar yapraklı sinir otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Plantaginaceae) ribwort plantain
grup tamponu; Sarin, bir sinir ajanı
(Askeri) group buffer; Sarin, a nerve agent
karın boşluğu sinir ağı
solar plexus
karındaki sinir dizimi
solar plexus
kuyruk sokumu sinir ağı
(Anatomi) sacral plexus
merkezi sinir sistemi
central nervous system
otonom sinir sistemi
(Tıp) parasympathetic nervous system
otonom sinir sistemi
(Tıp) neurovegetative system
otonom sinir sistemi
(Anatomi) involuntary nervous system
otonom sinir sistemi
autonomic nerve system
otonom sinir sistemine ait
(Tıp) parasympathetic
parasempatik sinir
sistemi parasympathetic nervous system
periferik sinir hastalıkları
(Tıp) peripheral nerve diseases
periferik sinir sistemi
peripheral nervous system
periferik sinir tümörleri
(Tıp) peripheral nerve neoplasms
radyal sinir
radial nerve
radyal sinir
radial
rahim sinir ağı
(Anatomi) uterine nervous plexus
santral sinir sistemi
(Tıp) central nervous system
sempatik sinir
sympathetic
sempatik sinir
sympathetic nerve
Türkçe - Türkçe
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet: "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu."- R. N. Güntekin
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği: "Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer."- R. N. Güntekin
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet
Hoşa gitmeyen, can sıkan
Rahatsız edici, hastalık derecesine varan özellik
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhî niteliği
Kas kirişi ve zarı
(Osmanlı Dönemi) KETİTE
(Osmanlı Dönemi) HIŞAŞ
sinir argınlığı
Beden ve ruhî görevlerde gevşeme ve bitkinlik biçiminde beliren bir sinirce, nevrasteni
sinir bilimi
Sinir sistemini inceleyen tıp dalı, nöroloji
sinir buhranı
Sinir sisteminde görülen bozukluğun yarattığı sıkıntı veya hastalık
sinir doku
Beyni ve sinirleri oluşturan ve nöron denilen hücrelerle örülmüş bulunan doku
sinir harbi
Söz veya davranışlarla birbirini sinirlendirme
sinir hastalığı
Sinir sistemiyle ilgili hastalıkların genel adı
sinir hastası
Sinir hastalığına tutulmuş olan, nevropat
sinir ilacı
Sinir sistemiyle ilgili bir hastalığı tedavi etmek için kullanılan yatıştırıcı ilâç
sinir kanatlılar
Saydam olan kanatları ağ biçiminde damarlarla örülü, dört kanatlı böcekler takımı
sinir küpü
Çok sinirli olma durumu
sinir otları
İki çenekli, çiçekli bitkiler takımı
sinir otu
Sinir otugillerden, çiçekleri tek bir sapın ucunda başak durumunda, birçok yabanî türü bulunan ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Plantago)
sinir otugiller
Sinir otlarından, iki çenekli, bitişik taç yapraklı bitkiler familyası
sinir savaşı
Sinir sisteminde oluşan zayıflık ve buhran
sinir sistemi
Yüksek yapılı organizmalarda, organizmanın yaşadığı ortama uymasını, çeşitli organların iş birliği durumunda çalışmasını sağlayan, sinir hücreleri, sinirler ve sinir merkezinden oluşan sistem
sinir törpüsü
Sinirleri, ruhî durumu zayıflatan, yıpratan şey
Sinir hücresi
nöron
parasempatik sinir sistemi
Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sistemden biri; kalbin atışlarını yavaşlatır, sindirim sistemini, salgıları düzenler
sempatik sinir sistemi
Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sinir sisteminden biri
yaşatkan sinir sistemi
Sempatik ve parasempatik sinir sistemlerinin oluşturduğu, düzensiz hareketleri düzenleyen sinir sistemi