It can be frustrating.
- Bu sinir bozucu olabilir.
Tom finds it really frustrating.
- Tom onu gerçekten sinir bozucu buluyor.
That's really annoying.
- O gerçekten sinir bozucu.
This noise is annoying.
- Bu gürültü sinir bozucu.
The increase in incidents of terrorism is really unnerving.
- Terör olaylarındaki artış gerçekten de sinir bozucu.
Mary's unnerving to be around, because she's so finicky about everything.
- Her şeyde kılı kırk yaran biri olduğu için, Meryem'in etrafta olması sinir bozucu.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
Tom is irritating because he always has to have his own way.
- Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.
It was a nerve-wracking experience.
- Bu sinir bozucu deneyimdi.
Isn't it infuriating?
- Bu sinir bozucu değil mi?