It's just so frustrating to try to do this with my arm in a cast.
- Döküm içindeki kolumla bunu yapmaya çalışmak gerçekten çok sinir bozucu.
It's very frustrating to try to find your glasses when you can't see anything without glasses.
- İnsan gözlüksüz bir şey göremediğinden, gözlüğü yokken gözlük araması çok sinir bozucu bir şey.
This noise is annoying.
- Bu gürültü sinir bozucu.
That's really annoying.
- O gerçekten sinir bozucu.
The increase in incidents of terrorism is really unnerving.
- Terör olaylarındaki artış gerçekten de sinir bozucu.
Mary's unnerving to be around, because she's so finicky about everything.
- Her şeyde kılı kırk yaran biri olduğu için, Meryem'in etrafta olması sinir bozucu.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument.
- Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.
It was a nerve-wracking experience.
- Bu sinir bozucu deneyimdi.
Isn't it infuriating?
- Bu sinir bozucu değil mi?