single, distinct, sole; of a particular person; unique, special, characteristic

listen to the pronunciation of single, distinct, sole; of a particular person; unique, special, characteristic
İngilizce - Türkçe

single, distinct, sole; of a particular person; unique, special, characteristic teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

individual
birey

Her insan bir bireydir. - Each human being is an individual.

Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız. - We must respect individual liberty.

individual
bireysel

Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız. - We must respect individual liberty.

Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir. - Individual liberty is the essence of democracy.

individual
{s} özgün
individual
{s} özel
individual
{i} şahıs
individual
(sıfat) başlıbaşına, özel, tek, kişisel, bireysel, şahsi, özgün, birbirinden ayrı
individual
(isim) birey, fert, kişi, şahıs
individual
kişi

Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı. - She had an individual style of speaking.

Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir. - Changes in society come from individuals.

individual
individuallyayrı ayrı
individual
tek

Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler. - Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.

individual
başlı başına
individual
{s} 1. her ... kendi ...: This decision will be up to the individual agencies. Bu konuda her acente kendi kararını verecek. The individual
individual
insan

Her insan bir bireydir. - Each human being is an individual.

individual
her ... kendi ...: This decision will be up to the individual agencies. Bu konuda her acente kendi kararını verecek. The individual
individual
s. tek, yalnız, ayrı, başlı başına; hususiyeti olan; ferdi, bireyseli. fert, birey, kimse, şahıs; tane
individual
tek kişilik
individual
hususiyeti olan
individual
(Tıp) Kişi, fert
individual
(Tıp) Tek, ayrı, yalnız
individual
(Tıp) Kişiye has, kişisel
İngilizce - İngilizce
{s} individual
single, distinct, sole; of a particular person; unique, special, characteristic

    Heceleme

    single, distinct, sole; of a par·ti·cu·lar person; unique, special, char·ac·ter·is·tic

    Telaffuz