single, different, any

listen to the pronunciation of single, different, any
İngilizce - Türkçe

single, different, any teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

one
bir

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü? - I'd like to stay one more night. Is that possible?

one
{i} tek

Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi. - I called his office again and again, but no one answered.

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

one
{i} biri

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir. - Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu. - One of my favorite tunes was playing on the radio.

Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

one
{i} kimse

Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor. - No one wants to listen to my opinions.

Hiç kimse beni anlamıyor. - No one understands me.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok. - I want a car, but I have no money to buy one.

Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım. - I lost my watch, so I have to buy one.

one
aynı

Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz. - We are all one on that point.

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir. - If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.

one
her biri

Her birinize inancım var. - I have faith in each and every one of you.

Her birimiz elinden geleni yapmalı. - Each one of us should do his best.

one
one another birbirlerini
one
adam

O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir. - He's considered to be one of the greatest scientists in the world.

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

one
kişi

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi. - My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!

Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak. - One more person will be joining us later.

one
one and sixpence eski
İngilizce - İngilizce
{a} one
single, different, any