Neredeyse her şey geliştirilmektedir.
- Almost everything has been improved.
Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.
- She has improved her skill in cooking recently.
Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.
- Still, things haven't really improved.
Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
- Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.