O sık sık ahmakça sorular sorar.
- She often asks silly questions.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
- It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
Sen şimdi bir film yıldızı mısın? Hayır, salak.
- Are you a movie star now? No, silly.
Saçmalama, onu yapamam.
- Don't be silly. I can't do it.
Nasıl bu kadar saçma bir şey söyleyebilirsin?
- How can you say such a silly thing?
Size böyle aptalca bir soru sorduğum için utanıyorum.
- I'm ashamed to ask you such a silly question.
Böyle bir hata yapman aptalcaydı.
- It was silly of you to make such a mistake.
John was prosperous and his helpless, silly father could be of no use to him.