silsile

listen to the pronunciation of silsile
Türkçe - İngilizce
range

It's the only waterfall in this mountain range. - O, bu dağ silsilesinde tek şelaledir.

What's the name of the mountain range? - Dağ silsilesinin adı nedir?

sequence
chain
(Tıp) progeny
pedigree
series
series, chain; (mountain) chain; genealogy, pedigree
series, chain
lineage, ancestry, line of descent
succession
train
stem
strain
thread
silsile bağ
chain-link
Türkçe - Türkçe
Bilinen en eski atalardan yaşayan torunlara kadar aile sırası: "Kökten, silsileden, anadan, babadan, ecdattan asildi."- Ö. Seyfettin
Bilinen en eski atalardan yaşayan torunlara kadar aile sırası
Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra
Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra: "Trende herkes uyuyor, uzun bir öksürük silsilesi ve bazı iniltilerden başka ses yok."- H. E. Adıvar
(Osmanlı Dönemi) zincir
(Osmanlı Dönemi) AN'ANE
SİLSİLE
(Osmanlı Dönemi) Sıradağ
SİLSİLE
(Osmanlı Dönemi) Soy, sop
SİLSİLE
(Osmanlı Dönemi) Seri. Dizi
SİLSİLE
(Hukuk) Sıra, ard arda gelme; dizilme
SİLSİLE
(Osmanlı Dönemi) Ard arda gelen şeylerin meydana getirdiği sıra
SİLSİLE
(Osmanlı Dönemi) Birbirine bağlanan, bir sıra meydana getiren şey. Zincir. Zincir gibi birbirine ekli ve bitişik olan
silsile