She used a damp rag to wipe off the dust.
- Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.
Tom held Mary's hand and gave her tissues to wipe her tears.
- Tom, Mary'nin elini tuttu ve gözyaşlarını silmesi için mendilini ona verdi.
Tom decided to delete his email address from every page on his website.
- Tom web sitesindeki her sayfadan e-posta adresini silmeye karar verdi.
Now Tatoeba users have the opportunity to delete their own sentences, provided they are not linked to any translations.
- Artık Tatoeba kullanıcılarının, herhangi bir çeviriye bağlı olmamaları şartıyla kendi cümlelerini silme olanağı var.
I haven't yet deleted any messages.
- Henüz herhangi bir mesajı silmedim.
I haven't yet deleted all the duplicate photos.
- Yinelenen fotoğrafların tümünü henüz silmedim.
Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife.
- Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.
Could I get one of those small damp towels for wiping my hands?
- Ellerimi silmek için o küçük nemli havlulardan birini alabilir miyim?
I'm having a problem deleting one of my files.
- Dosyalarımdan birini silmekte sorun yaşıyorum.
Instead of deleting your sentences, how about making them better?
- Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
He wishes to erase bad memories.
- O kötü anıları silmek istiyor.
You forgot to erase your name.
- Adını silmeyi unuttun.
I have to delete many files from my computer.
- Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmek zorundayım.
She used a damp rag to wipe off the dust.
- Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.
He wishes to erase bad memories.
- O kötü anıları silmek istiyor.
Sami wanted to erase Layla's identity.
- Sami, Leyla'nın kimliğini silmek istedi.
Your name was deleted from the list.
- Adınız listeden silindi.
I'm not a sentence. I should be deleted from Tatoeba.
- Ben bir cümle değilim.Tatoeba'dan silinmiş olmam gerekir.
I'm having a problem deleting one of my files.
- Dosyalarımdan birini silmekte sorun yaşıyorum.
Instead of deleting your sentences, how about making them better?
- Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
Writing is easy. All you have to do is cross out the wrong words.
- Yazmak kolaydır. Yapmak zorunda olduğun tek şey yanlış kelimeleri silmektir.
Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife.
- Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.
She removed her makeup and washed her face.
- O, makyajını sildi ve yüzünü yıkadı.
Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.
- Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.
We had to write off the debt.
- Borcu silmek zorunda kaldık.
Instead of deleting your sentences, how about making them better?
- Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
I have to delete many files from my computer.
- Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmek zorundayım.
Could I get one of those small damp towels for wiping my hands?
- Ellerimi silmek için o küçük nemli havlulardan birini alabilir miyim?
I saw Tom wiping his fingerprints off the doorknob.
- Tom'un kapı tokmağından parmak izlerini sildiğini gördüm.
I am wiping my nose with a handkerchief.
- Ben bir mendille burnumu siliyorum.
I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.
- Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım.
Tom accidentally deleted all the files on one of his external hard disks.
- Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.
Could you please wipe off the table?
- Lütfen tabloyu siler misin?
She used a damp rag to wipe off the dust.
- Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.
He erased his speech from the tape.
- Konuşmasını kasetten sildi.
Can I borrow your eraser?
- Silgini ödünç alabilir miyim?
Rub out these words with your eraser.
- Bu kelimeleri silginle sil.
Will you please wipe the dust off the table?
- Lütfen masanın tozunu siler misin?
Israel should be wiped off the map.
- İsrail haritadan silinmelidir.
I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.
- Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım.
Tom decided to delete his email address from every page on his website.
- Tom web sitesindeki her sayfadan e-posta adresini silmeye karar verdi.
I wiped the window sill with a paper towel.
- Bir kağıt havluyla pencere pervazını sildim.
She used a damp rag to wipe off the dust.
- Tozu silmek için nemli bir bez kullandı.