They asked for permission to arm their ships.
- Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
They asked for permission to arm their ships.
- Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
China is working to modernize its weapons program.
- Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.
Weapons export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The gunman was Jack Ruby.
- Silahlı adam Jack Ruby idi.
Toss your gun over here.
- Silahını buraya fırlat.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
The export of arms was not allowed.
- Silah ihracatına izin verilmedi.
Let there be an end to wars and weaponry.
- Savaşlara ve silahlara bir son verelim.
He used his umbrella as a weapon.
- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
- Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
People have started arming themselves.
- Millet silahlanmaya başladı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.
- Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.
There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.
I don't have a firearm.
- Bir ateşli silahım yok.
They asked for permission to arm their ships.
- Gemilerini silahlandırmak için izin istediler.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.