Because of the famine, the cattle starved to death.
- Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
They stole horses and cattle.
- Onlar atları ve sığırları çaldı.
He began to raise beef cattle.
- O, besi sığırı yetiştirmeye başladı.
şu sığıra bak.
A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
- Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
Tom died because he had eaten some contaminated beef.
- Tom biraz bozulmuş sığır eti yediği için öldü.
Cattle feed on grass.
- Sığırlar otla beslenirler.
A cowboy is driving cattle to the pasture.
- Bir kovboy sığırları otlağa götürüyor.