Fred annemi gittiği her yerde takip etti.
- Fred followed my mother wherever she went.
Derslerimi düzenli bir şekilde takip ettim.
- I followed my lessons diligently.
Tom neredeyse vazgeçti.
- Tom has all but given up.
Et yemekten vazgeçtim.
- I've given up eating meat.
O kötü sağlık gerekçesiyle istifa etti.
- He resigned on the grounds of ill health.
O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He resigned his post on account of illness.
Tom kaderini boyun eğmiş bir şekilde kabullendi.
- Tom has resignedly accepted his fate.
Bazı beklenmedik zorluklar ortaya çıktı.
- Some unexpected difficulties have arisen.
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
- A new difficulty has arisen.