si̇pari̇ş teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- sipariş
- order
I would like to order a sandwich.
- Bir sandviç sipariş etmek istiyorum.
Bacon and eggs is his order.
- Onun siparişi pastırma ve yumurtadır.
- sipariş vermek
- place an order
- sipariş vermek
- order
Tell me when you'd like to order.
- Sipariş vermek istediğinizde bana söyleyin.
Waiter, I'd like to order.
- Garson, sipariş vermek istiyorum.
- sipariş vermek
- give an order
- sipariş
- commission
- sipariş
- indent
- sipariş üzerine yapılmış
- custom made
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
- sipariş alma
- Receiving orders
- sipariş teklifi
- Order offer
- sipariş ver
- place an order
If we place an order for more than 20 units, would you reduce the price?
- 20 kişiden fazla sipariş verirsek, fiyatta indirim yapıyor musunuz?
- sipariş almak
- to receive an order
- sipariş defteri
- order book
- sipariş düzenlemek
- prepare an order
- sipariş etmek
- send away for
- sipariş etmek
- to order
Tom isn't the only one who wants to order a pizza.
- Tom pizza sipariş etmek isteyen tek kişi değil.
I'd like to order a pizza.
- Bir pizza sipariş etmek istiyorum.
- sipariş etmek/vermek
- to order (something) from, place an order for (something) with
- sipariş formu
- order form
I have enclosed your order form.
- Sipariş formunuzu ekledim.
- sipariş mektubu
- letter of order
- sipariş referansı
- (Askeri) order reference
- sipariş toplama
- canvass
- sipariş toplamak
- canvass
- sipariş toplayan kimse
- canvasser
- sipariş türü
- (Askeri) order type
- sipariş verme
- placement
- sipariş vermek
- commission
- sipariş vermek
- bespeak
- sipariş vermek
- to place an order
- sipariş vermek
- indent
- sipariş vermek istiyorum
- I'd like to place an order
- sipariş vermek için hazır mısınız
- Are you ready to order
- sipariş vermek için hazırım
- I'm ready to order now
- sipariş üzerine yapılmış
- custom built
- sipariş üzerine yapılmış
- custom
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
- sipariş üzerine yazan yazar
- hack writer
- sipariş üzerine yazı yazmak
- hack
- sizin için sipariş edebiliriz
- We can order it for you
- sipariş
- purchase order
- sipariş
- errand
Tom was sent on an errand to the store.
- Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- sipariş
- {i} ordering
I'm ordering a steak. I suggest you do the same.
- Bir biftek sipariş ediyorum. Aynısını yapmanı öneririm.
I'm thinking about ordering another drink.
- Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.
- eksik sipariş
- (Ticaret) short supply
- sipariş
- (Mekanik) job
- sipariş
- the order
I canceled the order.
- Siparişi iptal ettim.
The order came too late.
- Sipariş çok geç geldi.
- siparişler
- Orders
- acele sipariş
- rush order
- benim boyum sipariş edebilir misiniz
- Can you order my size for me
- birinden sipariş almak
- take an order
- değişmeyen sipariş
- standing order
- hala sipariş ettiğim kahvaltıyı bekliyorum
- I'm still waiting for the breakfast I ordered
- henüz sipariş vermek için hazır değilim
- I'm not ready to order yet
- ilave sipariş
- (Ticaret) additional order
- minimum sipariş miktarı
- (Ticaret) minimum order unit
- parti sipariş üretimi
- (Ticaret) lot-order production
- salt okunur bellek; tahmini sipariş miktarı
- (Askeri) read-only memory; rough order of magnitude
- sonu açık sipariş mukavelesi
- (Askeri) blanket purchase agreement
- taslak sipariş
- (Askeri) phantom order
- tekrar sipariş
- repetition order
- tekrar sipariş ve temin
- back order
- temel sipariş sözleşmesi
- (Askeri) basic ordering agreement
- verilen sipariş avansları
- (Ticaret) advances given to suppliers
- yenilenen sipariş
- (Askeri) repeating order
- yiyecek bir şeyler sipariş etmek istiyorum
- I want to order something to eat
- çek/sipariş no
- (Bilgisayar) check/p o no
- ıçecek bir şeyler sipariş etmek istiyorum
- I want to order some drinks