Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
Bağırmak zorunda değilsin.
- You don't have to shout.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
- You don't have to shout. I can hear you.
Bağırma sesi giderek zayıfladı.
- The sound of shouting grew faint.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- She shouted at the top of her voice.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- He shouted at the top of his voice.
Birinin bağırdığını duyduk.
- We heard somebody shout.
Biri yardım için bağırıyor.
- Someone is shouting for help.
Man at the bar cos it was his shout.