Bildiğim kadarıyla o bu okuldaki en kısa öğrenci.
- As far as I know, he is the shortest student in this school.
Bu, istasyona giden en kısa yoldur.
- This is the shortest way to the station.
O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Şimdi personel eksikliğimiz var.
- We're shorthanded now.
O mağazada bana paranın üstünü eksik verdiler.
- They short-changed me at that store.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Onlar şort giyiyordu.
- They were wearing shorts.
Proje, kısaca, bir başarısızlıktı.
- The project, in short, was a failure.
Çince kısaca kendinizden bahsedin.
- Describe yourself shortly in Chinese.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
- We should be conscious of our shortcomings.
Başkalarının eksikliklerine karşı çok hassasınız.
- You are too critical of others' shortcomings.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir.
- Heroing is one of the shortest-lived professions there is.
Kısa devre bir sigortayı patlattı.
- The short circuit blew a fuse.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Çin'de, 1,1 metreden daha kısa boylu çocukların trenle seyahat için bir bilet satın almaları gerekmez.
- In China, children shorter than 1.1m don't need to buy a ticket to travel by train.
Ben cüce değilim. Kısa boyluyum.
- I am not a dwarf. I am of short stature.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- Our water supply is very short.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
- Everyone seems to be short of money these days.
O her zaman parasızdır.
- He's always short of money.
İşçiler saçlarını kısa kestirmeli.
- Workers must have their hair cut short.
Başarmak için kestirme yoktur.
- There is no shortcut to success.
Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Olası şüphelilerin kıtlığı yok.
- There's no shortage of possible suspects.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- The recent coffee shortage brought about many problems.
Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
- Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
- The short term contract employees were dismissed without notice.
Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Son zamanlarda nefesim daralıyor.
- I've been short of breath lately.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.
- She took down the speech in shorthand.
Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.
- To make a long story short, he married his first love.
Jones smashes a grounder between third and short.
We went short most finance companies in July.
This is the third time I've caught them shorting us.
The cashier came up short ten dollars on his morning shift.
They had to stop short to avoid hitting the dog in the street.
He closed out his short at a modest loss after three months.
The recent developments at work caught them short.
The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.
His speech fell short of what was expected.
He cut me short repeatedly in the meeting.
Our meeting was a short six minutes today. Every day for the past month it's been at least twenty minutes long.
I'm short General Motors because I think their sales are plunging.
The boss got a message and cut the meeting short.
“Phone” is short for “telephone” and asap short for as soon as possible.
... shortest distance between two points is a straight line. But if I can fold that sheet ...