Ben dikiş dikmeyi sevmiyorum ama bu pantolonu kısaltmak zorundayım.
- I don't like to sew, but I shall have to shorten these trousers.
Bir çalışma günü hayatı 8 saat kısaltır.
- A working day shortens life by 8 hours.
Bu kabloyu nasıl kısaltabilirsin?
- How can you shorten this cable?
Mini etekler daha kısa olamaz gibi göründüğü zaman, onların yukarıdan kısaltılabileceklerini öğrendiler.
- When it seemed miniskirts couldn't be any shorter, they found out they could be shortened from above.
Konuşmalarımı kısalttım.
- I shortened my speeches.