O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Tom eksikliklerinin farkında.
- Tom is aware of his shortcomings.
O mağazada bana paranın üstünü eksik verdiler.
- They short-changed me at that store.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Onlar şort giyiyordu.
- They were wearing shorts.
Benim adım Robert, bu nedenle bana kısaca Bob derler.
- My name is Robert, so they call me Bob for short.
Proje, kısaca, bir başarısızlıktı.
- The project, in short, was a failure.
Tom kendi eksikliklerinden bile bahsetmeye korkmuyordu.
- Tom was never afraid even to talk about his own shortcomings.
Tom eksikliklerinin farkında.
- Tom is aware of his shortcomings.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir.
- Heroing is one of the shortest-lived professions there is.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kısa devre bir sigortayı patlattı.
- The short circuit blew a fuse.
O iki oğlanın kısa boylusudur.
- He is the shorter of the two boys.
Tom Mary'den daha kısa boylu.
- Tom is shorter than Mary.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- Our water supply is very short.
O her zaman parasızdır.
- He's always short of money.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
- Everyone seems to be short of money these days.
Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
- I'll take a shortcut across the garden.
İşçiler saçlarını kısa kestirmeli.
- Workers must have their hair cut short.
Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- The recent coffee shortage brought about many problems.
Olası şüphelilerin kıtlığı yok.
- There's no shortage of possible suspects.
Tinder'deki birçok kişi sadece kısa vadeli bir ilişki arıyor.
- Many people on Tinder are just looking for a short-term relationship.
Kısa vadeli düzeltme yoktur.
- There is no short-term fix.
Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Son zamanlarda nefesim daralıyor.
- I've been short of breath lately.
Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.
- To make a long story short, he married his first love.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.
- She took down the speech in shorthand.
Jones smashes a grounder between third and short.
We went short most finance companies in July.
This is the third time I've caught them shorting us.
The cashier came up short ten dollars on his morning shift.
They had to stop short to avoid hitting the dog in the street.
He closed out his short at a modest loss after three months.
The recent developments at work caught them short.
The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.
His speech fell short of what was expected.
He cut me short repeatedly in the meeting.
Our meeting was a short six minutes today. Every day for the past month it's been at least twenty minutes long.
I'm short General Motors because I think their sales are plunging.
The boss got a message and cut the meeting short.
“Phone” is short for “telephone” and asap short for as soon as possible.
... that means is in the short term, immediately, we need to make investments to create jobs. ...
... So, in short, this is a feature that makes it really ...