Kısa zamanda çok para kazanmak kolay değildi.
- It was not easy to get a lot of money in a short time.
O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
Tom kısa süre sadece Boston'da yaşadı.
- Tom only lived in Boston for a short time.
Kısa sürede İngilizceye hakim olmak çok önemli.
- It is very important to master English in short time.