Kısa saç stilini severim.
- I like the short hairstyle.
Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
- Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
- We should be conscious of our shortcomings.
Şimdi personel eksikliğimiz var.
- We're shorthanded now.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Onlar şort giyiyordu.
- They were wearing shorts.
Kısacası, ben katılmıyorum.
- In short, I disagree.
Benim adım Robert, bu nedenle bana kısaca Bob derler.
- My name is Robert, so they call me Bob for short.
Tom kendi eksikliklerinden bile bahsetmeye korkmuyordu.
- Tom was never afraid even to talk about his own shortcomings.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
- We should be conscious of our shortcomings.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir.
- Heroing is one of the shortest-lived professions there is.
Elektrik prizine reçel döktüm ve bir kısa devre vardı.
- I spilled jam on the electric outlet and there was a short circuit.
Kısa devre bir sigortayı patlattı.
- The short circuit blew a fuse.
Ben cüce değilim. Kısa boyluyum.
- I am not a dwarf. I am of short stature.
Çin'de, 1,1 metreden daha kısa boylu çocukların trenle seyahat için bir bilet satın almaları gerekmez.
- In China, children shorter than 1.1m don't need to buy a ticket to travel by train.
Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- Our water supply is very short.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
O her zaman parasızdır.
- He's always short of money.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
- Everyone seems to be short of money these days.
İşçiler saçlarını kısa kestirmeli.
- Workers must have their hair cut short.
Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
- We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Olası şüphelilerin kıtlığı yok.
- There's no shortage of possible suspects.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- The recent coffee shortage brought about many problems.
Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
- Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
- The short term contract employees were dismissed without notice.
Son zamanlarda nefesim daralıyor.
- I've been short of breath lately.
Ben zehir yerine darağacını seçersem, ölmeden önce kısa bir süre için acı çekeceğim.
- If I choose the gallows instead of the poison, I'll suffer for a shorter amount of time before dying.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.
- She took down the speech in shorthand.
Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.
- To make a long story short, he married his first love.
Jones smashes a grounder between third and short.
We went short most finance companies in July.
This is the third time I've caught them shorting us.
The cashier came up short ten dollars on his morning shift.
They had to stop short to avoid hitting the dog in the street.
He closed out his short at a modest loss after three months.
The recent developments at work caught them short.
The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.
His speech fell short of what was expected.
He cut me short repeatedly in the meeting.
Our meeting was a short six minutes today. Every day for the past month it's been at least twenty minutes long.
I'm short General Motors because I think their sales are plunging.
The boss got a message and cut the meeting short.
“Phone” is short for “telephone” and asap short for as soon as possible.
... ERIC SCHMIDT: In the short term, China ...
... have a very short time horizon ...