she or he that lives around the world

listen to the pronunciation of she or he that lives around the world
İngilizce - Türkçe

she or he that lives around the world teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

people
millet

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

people
beşer
people
kalabalık

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi. - The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar. - People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.

Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu. - Tom was looking for some people to help him move his piano.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi. - Only a few people showed up on time.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
İngilizce - İngilizce
people
she or he that lives around the world

    Heceleme

    she or he that lives a·round the world

    Türkçe nasıl söylenir

    şi ır hi dhıt layvz ıraun dhi wırld

    Telaffuz

    /ˈsʜē ər ˈhē ᴛʜət ˈlīvz ərˈoun ᴛʜē ˈwərld/ /ˈʃiː ɜr ˈhiː ðət ˈlaɪvz ɜrˈaʊn ðiː ˈwɜrld/