Tom biraz sarsılmış görünüyor.
- Tom looks a bit shaken.
Tom oldukça sarsılmıştı.
- Tom was pretty shaken up.
Tom oldukça etkilenmiş.
- Tom is obviously shaken.
Benim bütün vücudum titremeye başladı.
- My whole body began to shake.
Tom'un elleri titremeye başladı.
- Tom's hands began to shake.
Richter ölçeğine göre büyüklüğü 5.0'ı aşan beş sarsıntı sadece bu hafta Japonya sarstı, ancak bilim adamları beklenen en büyük artçının henüz vurmadığı konusunda uyarıyorlar.
- Five tremors in excess of magnitude 5.0 on the Richter scale have shaken Japan just this week, but scientists are warning that the largest expected aftershock has yet to hit.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Ben evin sallandığını hissettim.
- I felt the house shake.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor.
- Tom says that he won't shake hands with Mary.
Benimle el sıkışmayı reddetti.
- He refused to shake hands with me.
Evimiz sallanmaya başladı.
- Our house started to shake.
Tom el sıkışmayı teklif etmedi.
- Tom didn't offer to shake hands.
Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor.
- Tom says that he won't shake hands with Mary.
Tom bir protein sallaması içti.
- Tom drank a protein shake.
She was shaking it on the dance floor.
Shaking his head, he kept repeating No, no, no.
The cat gave the mouse a shake.
OK, let's shake on it.
He shook the can of soda for thirty seconds before delivering it to me, so that, when I popped it open, soda went everywhere.