seyahat etme

listen to the pronunciation of seyahat etme
Türkçe - İngilizce
journeying
traveling
{i} travel

Traveling abroad is one of my favorite things. - Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

seyahat etmek
{f} travel

Traveling abroad is one of my favorite things. - Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.

I want to travel with you. - Seninle seyahat etmek istiyorum.

seyahat etmek
journey
seyahat et
voyage
seyahat et
{f} travel

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Would you like to travel abroad? - Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?

seyahat etmek
{f} voyage
seyahat etmek
take a trip
seyahat etmek
be on the road
seyahat etmek
wayfare
seyahat etmek
travelling

Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations. - Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

He likes travelling abroad by air. - O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.

seyahat etmek
(Ticaret) make a journey
seyahat etmek
wayfaring
seyahat etmek
raft
seyahat et
{f} traveling

She is used to traveling. - O, seyahat etmeye alışkındır.

She likes traveling best of all. - O en çok seyahat etmekten hoşlanır.

seyahat et
{f} traveled

I traveled by myself. - Tek başıma seyahat ettim.

Roger traveled from town to town in the west. - Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.

seyahat et
{f} travelled

They travelled eastwards. - Onlar doğuya doğru seyahat etti.

We travelled all over the country. - Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.

seyahat et
{f} journey
seyahat et
{f} wayfare
seyahat et
{f} travelling

My father is used to travelling. - Babam seyahat etmeye alışkın.

I really like travelling. - Seyahat etmeyi gerçekten severim.

seyahat et
{f} wayfaring
seyahat etmek
get about
seyahat et
commute

I have to commute all the way from a distant suburb. - Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.

seyahat et
peregrinate
seyahat etmek
have a trip
seyahat etmek
to travel

Do you like to travel? - Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

I want to travel to the moon. - Ben aya seyahat etmek istiyorum.

seyahat etmek
to travel, to journey
seyahat etmek
peregrinate
yolcu koltuğunda seyahat etme
(Argo) riding shotgun
Türkçe - Türkçe

seyahat etme teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

seyahat etmek
Uzak yerleri gezerek görmek, yolculuk etmek
seyahat etme