I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
She was afraid of travelling alone.
- O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
Tom tries to avoid traveling by air.
- Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
My father traveled all over the world by air.
- Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
I traveled by myself.
- Tek başıma seyahat ettim.
We travelled all over the country.
- Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
They travelled all throughout Europe with me!
- Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!
I really like travelling.
- Seyahat etmeyi gerçekten severim.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
Do you like to travel?
- Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.