The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
She may well be beside herself with joy at the news.
- Habere sevinçten çıldırmış olabilir.
I'm a member of the glee club.
- Ben sevinç kulübün bir üyesiyim.
Maria's eyes lightened with pleasure.
- Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
Elizabeth was delighted.
- Elizabeth sevinçliydi.
To my great delight, he won the first prize.
- Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
Without the risk of pain, there can be no happiness and joy.
- Acı riski olmadan, mutluluk ve sevinç olamaz.
I was extremely elated.
- Ben son derece sevinçliydim.
I'm absolutely elated.
- Kesinlikle sevinçliyim.