sevdirmek

listen to the pronunciation of sevdirmek
Türkçe - İngilizce
make smb. love smth
cause to be loved
to cause to be loved, to endear sb to sb
endear
to cause (someone, an animal) to love or like (someone else, something); to cause (oneself, something) to be loved or liked by (someone else)
ingratiate
to let (oneself, itself) be caressed or fondled by (another)
sev
{f} love

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

I don't love you anymore. - Artık seni sevmiyorum.

halka sevdirmek
popularize
sev
{f} loved

If you want to be loved, love! - Eğer sevilmek istiyorsan, sev!

All our teachers were young and loved teaching. - Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

sev
{f} loving

Children need loving. - Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

sevdirme
{i} endearing
ev işlerini sevdirmek
domesticate
kendini sevdirmek
to endear oneself to sb
kendini sevdirmek
endear oneself to
sev
relish
Türkçe - Türkçe
Sevmesini sağlamak: "Ona milletini sevdirmiş, gönlüne şanlı ve muntazam yaşamak için bir heves vermişti."- M. Ş. Esendal
Sevmesini sağlamak
sevdirme
Sevdirmek işi
sevdirmek