He's the favorite, he'll probably be elected.
I don't love you anymore.
- Artık seni sevmiyorum.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
If you want to be loved, love!
- Eğer sevilmek istiyorsan, sev!
There is more pleasure in loving than in being loved.
- Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
- Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.