O, Arkhangelsk'te onunla yerleşmek istiyordu.
- She wanted to settle down with him in Arkhangelsk.
Yerleşmek için bir puanımız var.
- We have a score to settle.
Uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için silahlara başvurmamalıyız.
- We should not resort to arms to settle international disputes.
Bunu çözmek için tek yol var.
- There's only one way to settle this.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
- Tom is ready to settle down and start a family.
Tom yerleşmeyi reddetti.
- Tom refused to settle down.
Sami yuva kurmak istiyordu.
- Sami wanted to settle down.
Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
- Tom is ready to settle down and start a family.
O yerleşmek ve çocuk sahibi olmak istiyor.
- She wants to settle down and have children.
Tom yerleşmeyi reddetti.
- Tom refused to settle down.
Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
- We moved into this house last month. We will settle down soon.
Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
- Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
Bu sıkıcı hayata razı olamam.
- I can't settle for this boring life.
Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
- Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
- They decided to settle in a suburb of London.
Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
- They found it easy to settle in the United States.
settle (or pay) a (or the) score.
Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü.
- Tom considered the problem settled.
And from the bottom upon the ground, even to the lower settle, shall be two cubits, and the breadth one cubit. --Ezek. xliii.
He couldn't afford the expensive headphones, so he decided to settle for the lower quality set.
I had just sat down in my favorite easy chair and settled in when the phone rang.
He looked at all the colors for a long time before finally settling on a sage green.
Sez Pezziden' Bush, sezee, 'I'm gwine ter settle yo' hash, ole Rabbit....'.
... We don't have to settle for unemployment at a chronically high level. We don't have ...
... to settle sumptuous and lavishly decorated marble residences ...