Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Bir otobüs beklerken, arkadaşımla buluştum.
- Waiting for a bus, I met my friend.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- There were five patients in the waiting room.
Kütüphanenin önünde beni bekleyen bir arkadaşım var.
- I have a friend waiting for me in front of the library.
Yemek için bekleyen insan sıraları eskisinden daha uzundu.
- The lines of people waiting for food were longer than before.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.
Bütün sabahı bir şey olmasını bekleyerek geçirdim.
- I spent the whole morning waiting for something to happen.