Size hizmet etmekten çok memnun olacağım.
- I will be very glad to be able to serve you.
Bir dönem daha hizmet etmek istemiyordu.
- He did not want to serve another term.
Yemek tarifi altı kişiye hizmet vermektedir.
- The recipe serves six people.
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
- This serves to show how honest she is.
Kahvaltı ne zaman ve nerede servis edilmektedir?
- When and where is breakfast served?
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
- This serves to show how honest she is.
Yemek tarifi altı kişiye hizmet vermektedir.
- The recipe serves six people.
Bu Hint restoranı sadece vejetaryen yemekleri servis etmektedir.
- This Indian restaurant only serves vegetarian food.
Tom yirmi kişiye servis etmek için yeterli çorba yaptı.
- Tom made enough soup to serve twenty people.
Bir dönem daha hizmet etmek istemiyordu.
- He did not want to serve another term.
Her zaman başkalarına hizmet etmeye çalışmalıyız.
- We must always try to serve others.
Kulüp saymanı olarak çalışmaktadır.
- She serves as the club treasurer.
Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Bu otel öğle yemeği hizmeti vermez.
- This hotel does not serve lunch.
To serve customers in a shop.
On the morning of February 28, 1993, ATF agents gathered at a staging area near Waco and prepared to serve a search warrant on the Branch Davidians' residence.
A sofa serves one for a seat and a couch.
Whose serve is it?.
A stallion serves a mare.
to serve a summons.
He served me very ill.
to serve one's turn.
to serve one's country.
to serve the guns.
In women's tennis the need to serve more effectively has become greater in recent years because the game is being played more aggressively, and rallies are becoming shorter as a result.