serseri teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- vagrant
- tramp
I saw a tramp at the station.
- İstasyonda bir serseri gördüm.
- vagabond
- outcast
I don't want to be an outcast.
- Bir serseri olmak istemiyorum.
I felt like an outcast among those people.
- O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.
- good for nothing
- hoodlum
This vending machine was destroyed by hoodlums last night.
- Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.
I didn't want to add this hoodlum as a friend on Twitter.
- Bu serseriyi Twitter'a bir arkadaş olarak eklemek istemedim.
- errant
- no good
- adrift
- larrikin
- wandering
- castaway
- no-good
- drifting
- roving
- (Argo) swagman
- wild
- rambler
- reprobate
- ne'er-do-weel
- runagate
- never-do-well
- sundowner
- rounder
- ne'er-do-well
- rover
- roamer
- wastrel
- fugitive
- swag man
- fiddler
- bum
I saw a bum at the train station.
- Tren istasyonunda bir serseri gördüm.
Get back to work, you lazy bum!
- İşe geri dön, seni tembel serseri!
- ne'er do well
- Flotsam and Jetsam
- layabout
- stray
Stay down or you might get hit by a stray bullet.
- Yerde kalın yoksa bir serseri kurşunla vurulabilirsiniz.
Stray bullets flew everywhere during the war.
- Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.
- (a) ne'er-do-well, (a) good-for-nothing; layabout, bum, loafer
- ne'er-do-well, good-for-nothing; pertaining to a bum or loafer
- hooligan
- down and out
- ne'er do weel
- hobo
- lowlife
- bummer
- flotsam
- strayed
- dosser
- vagrant, vagabond; pertaining to a bum or loafer
- rascal
- roguish
- vagrant, tramp, hobo
- dawdler
- beat
- vagrant, vagabond; pertaining to a tramp. S
- gadabout
- landloper
- vagabond, tramp, vagrant, hooligan, drifter, bum; hobo; drifting, wandering, footloose; (kurşun) stray, wild
- never do well
- drifter
- (Konuşma Dili) a bad lot
- ne'er do-well
- slob
- {i} yob
- tearaway
- yobbo
- {i} rogue
A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
- Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
- rapscallion
- rotter
- {i} punk
But that is why punks still exist!
- Fakat serserilerin hâlâ var olma nedeni budur!
I'll teach these punks a good lesson.
- Bu serserilere iyi bir ders vereceğim.
- {i} varmint
- serseri (kurşun)
- stray
- serseri atım
- (Askeri) wild shot
- serseri grubu
- mob
- serseri mayın
- loose cannon
- serseri mayın
- (Askeri) drifting mine
- serseri bir biçimde
- wanderingly
- serseri bir halde
- roguishly
- serseri gibi
- driftingly
- serseri kurşun
- estray bullet
- serseri kurşun
- wandering bullet
- serseri mayın
- floating mine
- serseri mayın gibi
- (deyim) like a ship without a rudder
- serseri taraftar
- hooligan
- serseri yatağı
- flophouse
- serseri yatağı
- (Argo) matilda
- serseriler
- vagabondage
- serseriler
- vagrancy
- serseriler
- flotsam