I saw a tramp at the station.
- İstasyonda bir serseri gördüm.
I don't want to be an outcast.
- Bir serseri olmak istemiyorum.
Tom felt like an outcast.
- Tom bir serseri gibi hissetti.
The young man saved the girl from a bunch of hoodlums.
- Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
This vending machine was destroyed by hoodlums last night.
- Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.
I saw a bum at the train station.
- Tren istasyonunda bir serseri gördüm.
Don't come dressed like bums.
- Serseri gibi giyinip gelme.
Stray bullets flew everywhere during the war.
- Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.
Stay down or you might get hit by a stray bullet.
- Yerde kalın yoksa bir serseri kurşunla vurulabilirsiniz.
A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
- Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
But that is why punks still exist!
- Fakat serserilerin hâlâ var olma nedeni budur!
I'll teach these punks a good lesson.
- Bu serserilere iyi bir ders vereceğim.