I saw a tramp at the station.
- İstasyonda bir serseri gördüm.
I felt like an outcast among those people.
- O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.
Tom became an outcast.
- Tom bir serseri oldu.
I didn't want to add this hoodlum as a friend on Twitter.
- Bu serseriyi Twitter'a bir arkadaş olarak eklemek istemedim.
The young man saved the girl from a bunch of hoodlums.
- Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
Tom was killed by a stray bullet.
- Tom serseri bir kurşun tarafından öldürüldü.
Stray bullets flew everywhere during the war.
- Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.
Don't come dressed like bums.
- Serseri gibi giyinip gelme.
I'm a good-for-nothing bum.
- Ben beş para etmez bir serseriyim.
A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
- Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
I'll teach these punks a good lesson.
- Bu serserilere iyi bir ders vereceğim.
But that is why punks still exist!
- Fakat serserilerin hâlâ var olma nedeni budur!