Meselenin ciddiyetini anlayamıyorlardı.
- They couldn't comprehend the seriousness of the matter.
Tom yakında hatasının ciddiyetini fark etti.
- Tom soon realized the seriousness of his error.
Yerçekimi her şeyi dünyaya düşürür.
- Gravity brings everything down to Earth.
Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
- This is a matter of the utmost gravity.
Ciddi olmanın zamanı geldi.
- Time has come to get serious.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Barney ağır şekilde yaralandı.
- Barney was wounded seriously.
O ağır yaralı değildi.
- She was not seriously injured.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
- Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.
- Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations.
Yerçekimi her şeyi dünyaya düşürür.
- Gravity brings everything down to Earth.
Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.
- Gravity stresses the human body.
Tom durumun ciddiyetinin farkında değildi.
- Tom wasn't aware of the gravity of the situation.
Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Önemli bir problemimiz var.
- We have a serious problem.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
It was a surprise to see the captain, who had always seemed so serious, laugh so heartily.
This is a serious problem. We'll need our best experts.