serbest bırakarak

listen to the pronunciation of serbest bırakarak
Türkçe - İngilizce
freeing
present participle of free
the act of liberating someone or something
serbest bırak
{f} free

The prisoner was given his freedom. - Tutuklu serbest bırakıldı.

The prisoners were set free. - Mahkumlar serbest bırakıldı.

serbest bırak
liberate
serbest bırak
emancipate
serbest bırak
{f} released

Tom was released from prison last month. - Tom geçen ay cezaevinden serbest bırakıldı.

The prisoner asked to be released early. - Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.

serbest bırak
set free

The prisoner was set free yesterday. - Tutuklu dün serbest bırakıldı.

I hear he was set free after doing five years in prison. - Onun hapiste beş yıl yattıktan sonra serbest bırakıldığını duyuyorum.

serbest bırak
deallocate
serbest bırak
{f} release

They released the prisoner. - Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.

Don't release that dog. - O köpeği serbest bırakmayın.

serbest bırak
let go

Tom refused to let go. - Tom serbest bırakmayı reddetti.

serbest bırak
{f} liberated
serbest bırak
{f} emancipated
serbest bırak
make free
serbest bırak
setfree