O, ona uzaktan akrabadır.
- She is distantly related to him.
Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
- We can see distant objects with a telescope.
Bulutlu günlerde, uzaktaki sesleri açık havadakilerden daha iyi duyarsın.
- On cloudy days, you can hear distant sounds better than in clear weather.
Biz birbirimizden kilometrelerce uzakta yaşıyoruz.
- We live many miles distant from each other.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.
- A friend of mine is distantly related to Emily Dickinson.
Tom benim uzaktan bir akrabam.
- Tom is a distant relative of mine.
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
- Tom is cold, distant and arrogant.
Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı.
- Mary stared distantly out the window.