Fakat o, cezayı etkilemez.
- But that doesn't affect the sentencing.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Ben bir cümle değilim.Tatoeba'dan silinmiş olmam gerekir.
- I'm not a sentence. I should be deleted from Tatoeba.
Yargı ve hüküm farklı şeylerdir.
- A verdict and a sentence are different things.
Dünyada en güçlü hüküm nedir?
- What is the most powerful sentence in the world?
Bu haksız bir mahkeme kararıydı.
- It was an unjust sentence.
Hakim mahkeme kararını okumaya başladı.
- The judge started to read the sentence.
Tatoeba'da günde 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
Tatoeba'da her gün 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I've decided to write 20 sentences every day on Tatoeba.
Hakim Tom'u üç yıl hapse mahkûm etti.
- The judge sentenced Tom to three years in prison.
Hakim Tom'u altı ay hapse mahkum etti.
- The judge sentenced Tom to six months in jail.
Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
- The dishes got sent to the wrong table.
Şifren gönderilmiş. Epostanı kontrol et.
- Your password has just been sent. Check your email.
Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- Tom was sent on an errand to the store.
Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.
- Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.
- His son is serving his sentence.
Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Yargı ve hüküm farklı şeylerdir.
- A verdict and a sentence are different things.
Bu tümcede bir yazım hatası var.
- This sentence has a typo.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
- But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
- It's all about sentences. Not words.
After the verdict, the sentencing was not delayed.
There were no sentencing guidelines for this crime.
The children were made to construct sentences consisting of nouns and verbs from the list on the chalkboard.
The court returned a sentence of guilt in the first charge, but innocence in the second.
The judge declared a sentence of death by hanging for the infamous cattle rustler.
Men (saith an ancient Greek sentence) are tormented by the opinions they have of things, and not by things themselves.
The judge sentenced the embezzler to ten years in prison, along with a hefty fine.