Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
- The dishes got sent to the wrong table.
Yahudiler toplama kamplarına ilk ne zaman gönderilmişlerdi?
- When were Jews first sent to the concentration camps?
Snapchat'te gönderilen resimler birkaç saniye sonra imha edilir.
- Pictures sent on snapchat are destroyed after a few seconds.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
Tom bir sipariş için dükkâna gönderildi.
- Tom was sent on an errand to the store.
Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.
- Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia.
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Uzaya ilk gönderilen kişinin Neil Armstrong değil de, Yuri Gagarin olduğu bilinmektedir.
- The first person to have been sent to space is known to be Yuri Gagarin, not Neil Armstrong.
Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
Babam aile doktorunu çağırttı.
- My father sent for the family doctor.
O bir doktor çağırttı.
- He sent for a doctor.
Ödemeyi birkaç gün önce gönderdim.
- I sent out the payment a couple of days ago.
Prenses, ejderhanın beslenmesi için göle gönderildi.
- The princess was sent out to the lake to be fed to the dragon.
He was sent off for striking the other player.
Julie, the staff, carrying on like that. … Not speaking to you. They've sent you to Coventry.
I've sent presents to Tom and Mary.
- I've sent Tom and Mary presents.
I've sent Tom and Mary presents.
- I've sent presents to Tom and Mary.
You gave me only fifty cents.
- Sen bana sadece elli sent verdin.
This doll costs only sixty cents.
- Bu bebek sadece altmış senttir.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
The mechanic fixed my car without charging me a dime.
- Tamirci bana on sent ödetmeden arabamı tamir etti.
... why we'd not sent any people to Mars. ...
... But what in fact happened was that we sent a few people ...