And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility.
- Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
He has a son of your age.
- Senin yaşında bir oğlu var.
Is this your first visit to Japan?
- Bu senin Japonya'ya ilk ziyaretin mi?
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
If it hadn't been for you, he would still be alive.
- Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
Potato chips are not good for you.
- Patates cipsi senin için iyi değildir.
Shall I cook dinner for you?
- Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
senin de hayırlı olsun.
senin gibi birini istiyorum.
I've been looking for a girl like you.
- Senin gibi bir kız arıyorum.
I wish I had a friend like you.
- Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
çamaşır makinesi senin olsun.
I just asked because I thought you would know.
- Sadece senin bileceğini düşündüğüm için sordum.
You can buy it for a thousand yen or so.
- Sen onu yaklaşık bin yene alabilirsin.
Are you completely through with your homework?
- Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
Are you Chinese or Japanese?
- Sen Çinli misin yoksa Japon musun?
Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..