seni

listen to the pronunciation of seni
Türkçe - İngilizce
you

Understanding you is really very hard. - Seni anlamak gerçekten çok zor.

I can beat you to the station. - İstasyona giderken ben seni geçtim.

thee
used in exclamations which are meant to chide affectionately: Seni gidi seni! You devil! Seni yaramaz seni! You naughty little rascal you!
sen
you

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

Understanding you is really very hard. - Seni anlamak gerçekten çok zor.

seni anlamıyorum
i don't understand you
seni aptal
you stupid
seni aptal!
you idiot!
seni artık sevmiyorum
i don't love you anymore
seni düşünüyorum
i am thinking of you
seni ekledim
i added you
seni görmek güzel
good to see you
seni görmek istiyorum
i want to see you
seni hala seviyorum
i still love you
seni ilgilendirmez
none of your business!
seni istiyorum
i want you

I don't want another girlfriend. I want you. - Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.

I don't want someone else. I want you. - Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.

seni sevmiyorum
i don't love you
seni tanımak istiyorum
i want to know you
seni tanıyor muyum?
do i know you?
seni terk ediyorum
(Konuşma Dili) i'm leaving you
seni unutmayacağım
i will not forget you
seni çok seviyorum
i love you very much
seni çok seviyorum
i love you so much
seni çok özledim
i miss you very much
seni çok özledim
i miss you so much
seni öldürmek istiyorum
i want to kill you
seni özleyeceğim
i will miss you
seni özlüyorum
i miss you
seni cok seviyorum
i love you a lot
seni cok seviyorum
i love you soo much
seni seviyorum
I love you

I love you and I want to marry you. - Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.

You're ugly... but I love you. - Çirkinsin ama seni seviyorum.

seni temin ederim
i assure you
seni zledim
I zledim
seni bilgilendiririm
i keep you posted
seni dünyalar kadar seviyorum
i love you whole world
seni gidi seni
You little pickle
seni göremiyorum
i can not see you
seni görmek çok güzel
it is good to see you
seni haberdar ederim
i keep you posted
seni saat 5'te alırım
I'll pick you up at 5 o'clock
seni seviyorum sevgilim
i love you my darling
seni yakalayacağım
(Argo) getcha (get you)
seni yaramaz seni
You little pickle
seni çok iyi anlıyorum
i hear ya on that
seni üzmesine izin verme
don't let it get to you
sen
thee
seni ilgilendirmez
none of your business
sen
thou

I never thought I would find a woman like you. - Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.

I thought he loved you, but as it is, he loved another girl. - Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu.

iyiyim seni sormalı
i am good how about you
iyiyim seni sormalı
i am fine how about you
Seni görmek
to see you
ararım seni
i will phone/call you
aşkım seni seviyorum
my dear i love you
aşkım seni seviyorum
my love i love you
ben de seni seviyorum canım
i love you too honey
ben de seni özledim
i missed you too
bende seni özledim
i missed you too
sen
ye
sen
are you

Are you Chinese or Japanese? - Sen Çinli misin yoksa Japon musun?

Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes. - Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.

seni bekliyorum
I am waiting for you
seni düşünüyorum
thinking of you
seni seviyorum
love you

I love you and I want to marry you. - Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

seni sevmiyorum
flemence
seni özledim
i miss you
tanrı seni korusun
God bless you
Allah (seni) inandırsın
Believe me
allah seni kahretsin
damn you
anan seni bugün için doğurdu
(Konuşma Dili) This is the day for which you were born: show us what you can do
gözüm görmesin seni
get out of my sight!
merak etme seni yemez
(deyim) not eat you
İngilizce - İngilizce

seni teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Sen
Senator
sen
self

Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..

sen
Special Educational Needs A child is said to have a special educational need if he/she finds it more difficult to learn than most children of the same age
sen
Special Educational Needs This denotes any child that has been identified as having some form of educational need either as a result of learning difficulty (but not just because they are bilingual) or if they are deemed as particularly bright or gifted These children receive additional support either from within the school or outside agencies
sen
a fractional monetary unit of Japan and Indonesia and Cambodia; equal to one hundredth of a yen or rupiah or riel
sen
A Japanese coin, worth about one half of a cent
sen
conj since [< ME sethen < OE siþþan]
sen
{i} money of account in Japan equalling 1/100 of a yen (used only for quotations and as a basis for exchange)
sen
initiating an attack slightly before your opponent
sen
A coin worth one yen
sen
One thousand
sen
See table at currency. See table at currency. the written abbreviation of Senator
sen
The unit of Japanese currency, equal to 1/100 yen
sen
Small Extension Node
sen
Special Educational Needs Because of physical or sensory difficulties or due to behaviour or learning problems, some children have more difficulty in learning than average pupils All pupils are 'assessed' early in their school career and those who have particular difficulties may come within the SEN range Additional funds will be allocated following an annual audit of such children in each school
sen
1,000
sen
Since
sen
Special Educational Needs
İngilizce - Türkçe

seni teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

sen
(Para) Brunei, Endonezya ve Malezya'nin ufak para birimi
sen
{k} senate, senator, senior