That's not the worst-case scenario.
- Bu kötü senaryo değil.
The nuclear holocaust scenario is just old propaganda. Arsenals are limited and rusty.
- Nükleer soykırım senaryosu sadece eski propagandadır. Silah depoları sınırlı ve paslı.
Can you write a script for me?
- Benim için bir senaryo yazabilir misin?
He writes scripts for TV shows.
- O, TV gösterileri için senaryolar yazar.
Sami just finished a screenplay.
- Sami bir senaryoyu henüz tamamladı.
She became famous after having written the screenplay for that movie.
- O film için senaryo yazdıktan sonra ünlü oldu.
Tom is a scriptwriter.
- Tom bir senaryo yazarıdır.