Eighties' fashion does not resemble that of the nineties.
- Seksenlerin modası doksanlarınkine benzemiyor.
Tom likes to listen to music from the eighties.
- Tom seksenlerin müziğini dinlemekten hoşlanır.
They finished eighty miles' journey.
- Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, hundred.
- On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.