Ben çok sık kayak yapmaya giderim.
- I go skiing very often.
Tom çok sık öğle yemeğinden sonra bir saat şekerleme alır.
- Tom very often takes a nap for an hour after lunch.
Sık sık bütün gece uyanık yattım.
- As often as not, I lay awake all night.
I don't come here very often.
- Ich komme nicht sehr oft hierher.
I talk in my sleep very often.
- Ich spreche sehr oft im Schlaf.