Saatlerdir bekliyorum.
- I've been waiting for hours.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.
- I put in an hour of jogging before I go to school.
Yarın her zamankinden bir saat daha erken ofise gelmen mümkün mü?
- Is it possible for you to come to the office an hour earlier than usual tomorrow?
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.