Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
- Left-wing communism is an infantile disorder.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Kalan biraz şarap var.
- There is little wine left.
Sola dönerseniz, restoranı sağ tarafınızda bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the restaurant on your right.
Sola dönerseniz, benzin istasyonu bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the gas station.
Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır.
- The steering wheels on American cars are on the left side.
Sol taraftaki kapılar açılacak.
- The doors on the left side will open.
Benim sol elimde biraz uyuşma var.
- I have some numbness in my left hand.
Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
- I tried to write with my left hand.
Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.
- The person on the left ruins the balance of the picture.
Soldaki dolabı aç. Şişeler orada.
- Open the cupboard on the left. The bottles are there.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Senin odan soldan birinci.
- Your room is the first one on the left.
Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu.
- Tom didn't know what to do with the leftover food.
Sanırım fırında biraz artık pizzam var.
- I think I have some leftover pizza in the fridge.