Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Filmi görmek istiyorum.
- I'd love to see the movie.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bu filmi seyretmek zorundasın.
- You have to see this movie.
Tom hangi filmi seyretmek istedi?
- What movie did Tom want to see?
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you this April.
Erkek kardeşim ve ben havaalanında John'u uğurlamak için gittik.
- My brother and I went to see John off at the airport.
Onu uğurlamak için az önce havalanındaydım.
- I have just been to the airport to see him off.
Benim çocukların okulda iyi davrandığına bakın.
- See that my children behave well at school.
Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
- Tom looked around, but didn't see anyone.
İşten memnun değil gibi görünüyor.
- It seems that she is not pleased with the job.
İşten sonra beni görmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for agreeing to see me after work.
O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti.
- She went to the station to see her teacher off.
O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi?
- Did she go to the station to see her teacher off?
Hafta sonunda görüşürüz.
- See you on the weekend.
Önümüzdeki ay görüşürüz.
- I'll see you next month.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Bu tür zincirli testere kullanmayı biliyor musun?
- Do you know how to use this kind of chain saw?
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
- She borrowed a saw from the farmer.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
- I remember seeing you all somewhere.
O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.
- Seeing that she was not excited at the news, she must have known it.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Benim doğru konuşup konuşmadığımı anlamak için gözleri yüzümü aradı.
- His eyes searched my face to see if I was talking straight.
Lütfen beni görmek için geçerken uğra.
- Please drop by and see me.
Amcam beni görmek için geldi.
- My uncle came to see me.
O kızı görüyorum.
Sanırım geleceğimi görüyorum.
- I think I'm seeing my future.
Hâlâ Tom'u görüyorum.
- I'm still seeing Tom.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O, partide beni görmüş olamaz.
- She cannot have seen me at the party.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Ya biri bizi görürse.
- What if someone sees us?
Ara sıra gelip beni görür.
- He comes and sees me once in a while.
Bir doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see a doctor.
Annenle görüşmek istiyorum.
- I want to see your mother.
Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you again soon.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Madem ki o hâlâ hasta muhtemelen bugün gelmeyecek.
- Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today.
Madem ki saat sekiz, Sanırım kısa zamanda okula gitmelisin.
- Seeing that it is 8 o'clock, I think you should leave for school soon.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
I do not like seeing animals get eaten alive.
- I don't like seeing animals get eaten alive.
Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
I am very glad to see you.
- I am very happy to see you.
I'm very happy to see you.
- I am very happy to see you.
... 16% of the queries we see every day we ...
... ALAN RUSBRIDGER: Let's see if this microphone works while ...