O dün bizi görmek için geldi.
- She came to see us yesterday.
Filmi görmek istiyorum.
- I want to see the movie.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bu akşam televizyonda beyzbol seyretmek istiyorum.
- I want to see baseball on television this evening.
O filmi yine seyretmek istiyorum.
- I want to see that movie again.
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
- I saw her somewhere two years ago.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you this April.
Hepimiz, seni ve aileni görmeye can atıyoruz.
- We are all looking forward to seeing you and your family.
Onu uğurlamak için az önce havalanındaydım.
- I have just been to the airport to see him off.
Onu uğurlamak için havaalanına gitti.
- He went to the airport to see her off.
Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
- You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
Benim çocukların okulda iyi davrandığına bakın.
- See that my children behave well at school.
İşten memnun değil gibi görünüyor.
- It seems that she is not pleased with the job.
İşten sonra beni görmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for agreeing to see me after work.
Arkadaşımı yolcu etmek için şu an havaalanındayım.
- I have just been to the airport to see my friend off.
O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi?
- Did she go to the station to see her teacher off?
Bu öğleden sonra ikide görüşürüz.
- See you at two this afternoon.
Yarın tekrar görüşürüz.
- See you again tomorrow.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Çiftçiden bir testere ödünç aldı.
- She borrowed a saw from the farmer.
Onun eli testereye yatkındır.
- She's very handy with a saw.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Benim doğru konuşup konuşmadığımı anlamak için gözleri yüzümü aradı.
- His eyes searched my face to see if I was talking straight.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Geçenlerde beni görmek için geldi.
- She came to see me the other day.
Amcam beni görmek için geldi.
- My uncle came to see me.
O kızı görüyorum.
Sanırım geleceğimi görüyorum.
- I think I'm seeing my future.
Ben burada bir trend görüyorum.
- I'm seeing a trend here.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
O daha iyi günler görmüş olmalı.
- She must have seen better days.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
Ara sıra gelip beni görür.
- He comes and sees me once in a while.
Ya biri bizi görürse.
- What if someone sees us?
Gelecek yıl tekrar görüşmek ümidiyle.
- Hope to see you again next year.
Bir doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see a doctor.
Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
Seni görmek için can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Madem ki saat sekiz, Sanırım kısa zamanda okula gitmelisin.
- Seeing that it is 8 o'clock, I think you should leave for school soon.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they saw someone climbing over the fence.
- Tom and Mary say they saw somebody climbing over the fence.
Tom says he saw Mary.
- Tom says he saw Mary.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
I'm very happy to see you.
- I am very happy to see you.
... [ Applause ] >>Mike Cleron: So as you can see, you can ...
... So it's very impressive to see all the data. ...