Filmi görmek istiyorum.
- I'd love to see the movie.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bu filmi seyretmek isteyeceğini sandım.
- I thought you'd want to see this movie.
Tom hangi filmi seyretmek istedi?
- What movie did Tom want to see?
Daha fazla bilgi için www.example.com'a bakınız.
- See www.example.com for more information.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
Kütüphanede John'u gördüm.
- I saw John at the library.
Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
- I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
Seni görmek için can atıyorum.
- I am looking forward to seeing you.
Hepimiz, seni ve aileni görmeye can atıyoruz.
- We are all looking forward to seeing you and your family.
Onu uğurlamak için az önce havalanındaydım.
- I have just been to the airport to see him off.
Onu uğurlamak için havaalanına gitti.
- He went to the airport to see her off.
Sayfa beşteki dipnota bakın.
- See the footnote on page 5.
Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.
- For further information, see page 16.
Yarın işte görüşürüz.
- See you at work tomorrow.
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
Bir arkadaşımı yolcu etmek için istasyondayım.
- I have been to the station to see a friend off.
Bu öğleden sonra ikide görüşürüz.
- See you at two this afternoon.
Önümüzdeki ay görüşürüz.
- I'll see you next month.
Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
O gün görülen bir dolunaydı.
- It was a full moon that was seen that day.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Onunla beraber görünmek istemiyorum
- I don't want to be seen in his company.
Bu tür zincirli testere kullanmayı biliyor musun?
- Do you know how to use this kind of chain saw?
Onun eli testereye yatkındır.
- She's very handy with a saw.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Seni gördüğüme mutluyum.
- I'm happy to see you.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Lütfen beni görmek için geçerken uğra.
- Please drop by and see me.
O beni görmek için Kanada'dan geldi.
- She came from Canada to see me.
O kızı görüyorum.
Ben burada bir desen görüyorum.
- I'm seeing a pattern here.
Bu gece Tom'u tekrar görüyorum.
- I'm seeing Tom again tonight.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
O daha iyi günler görmüş olmalı.
- She must have seen better days.
Tom Boston'u ziyaret ettiğinde Mary'yi görmüş olmalı.
- Tom must have seen Mary when he visited Boston.
Ara sıra gelip beni görür.
- He comes and sees me once in a while.
Kendini evrenin merkezi olarak görür.
- He sees himself as the center of the universe.
Bir doktorla görüşmek istiyorum.
- I'd like to see a doctor.
Dişçiyle görüşmek zorundayım.
- I've got to see a dentist.
Seni görmek için can atıyorum.
- I'm looking forward to seeing you.
Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to seeing you again soon.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
Madem ki o hâlâ hasta muhtemelen bugün gelmeyecek.
- Seeing that he is still sick, he is unlikely to come today.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
The fiddler sawed away at his instrument.
And for thy trew sawys, and I may lyve many wynters, there was never no knyght better rewardid .
I'll see your twenty dollars and raise you ten.
Yes, now I've seen it all!.
I've been seeing her for two months.
Seeing the boss wasn't around, we took it easy.
Tom and Mary say they didn't see anything.
- Tom and Mary say they saw nothing.
Tom says he saw Mary.
- Tom says he saw Mary.
Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
Tom and Mary don't seem to understand why they aren't supposed to do that.
- Tom and Mary don't seem to understand why they're not supposed to do that.
Tom said that he sees a lot of dead animals on the road.
- Tom said he sees a lot of dead animals on the road.
I do not like seeing animals get eaten alive.
- I don't like seeing animals get eaten alive.
I'm very glad to see you.
- I am very happy to see you.
I am very glad to see you.
- I am very happy to see you.
... SEE, I TOLD YOU GUYS IT WAS A PUNCHING DUMMY. ...
... would no longer even be able to see their process. ...