Biz Afganistan'da petrol için savaşmıyoruz fakat demokrasiyi korumak için savaşıyoruz.
- We're not fighting a war in Afghanistan for oil but to preserve democracy.
Tuz yiyeceği çürümekten korumak için yardımcı olur.
- Salt helps to preserve food from decay.
İyi geleneklerin korunması gerekir.
- Good traditions should be preserved.
Onlar binayı korudular.
- They have preserved the building.