Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
- I thought you'd be out searching for Tom.
Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Haftalardır yavru köpeğimi arıyorum.
- I've been searching for my puppy for weeks.
Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
- I thought you'd be out searching for Tom.
Üç haftalık aramadan sonra iyi ücretli bir iş buldu.
- After three weeks of searching, he found well-paid work.
Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.
- Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.
- We don't have time to search every room carefully.
Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.
- Many men left for the West in search of gold.
Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.
- Search and rescue operations began immediately.
Böcek aramak üzere ormana girdik.
- We went into the woods in search of insects.
Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
- Many men set out for the West in search of gold.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
- The search party found him lying at the foot of a cliff.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
Onlar yağmurda tamamen ıslandılar.
- They got thoroughly wet in the rain.
Tom'u tamamen kontrol ettim.
- I checked Tom thoroughly.
Araştırma müdürü, departmana yeni bir ürünü test etmede esaslı bir iş yaptırdı.
- The research director had the department do a thorough job in testing the new product.
Belki verdiğiniz tavsiye inandırıcı ve eksiksiz.
- Perhaps the advice you gave was convincing and thorough.
Daha eksiksiz olmalıydım.
- I should've been more thorough.
Her şey hakkında çok titizdir.
- He is very thorough about everything.
Polis binaları adamakıllı araştırdı.
- The police searched the premises thoroughly.
Tom'u adamakıllı sorumlu bir birey olarak düşünüyorum.
- I consider Tom a thoroughly responsible individual.
John kazayı derinlemesine araştırdı.
- John investigated the accident thoroughly.
Tom kusursuz, değil mi?
- Tom is thorough, isn't he?
Tom çok kusursuz değildi.
- Tom wasn't very thorough.
Mükemmel açıklaman için sana teşekkür ederim.
- Thank you for your thorough explanation.
Biz oldukça mükemmeldik.
- We were pretty thorough.
And so hang new suns 'cross the human way.
Now to the bottome dost thou search my wound.
With only five minutes until we were meant to leave, the search for the keys started in earnest.
To search the God of loue, her Nymphes she sent / Throughout the wandring forrest euery where .
The police are searching for evidence in his flat.
Search is a hard problem for computers to solve efficiently.
I searched the garden for the keys and found them in the vegetable patch.
You’d better do some serious soul-searching before you decide to leave her.
... discovered in the nineteen eighties by travelers searching for a simple life ...
... We have allowed people searching in one box to see ...