O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
- Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Her zaman şarkı söylüyorsun.
- You're always singing.
Daima sözlüğünü el altında bulundur.
- Always have your dictionary close at hand.
Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.
- Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.
He always rides a black galloway. --Bulwer.
I thought I could always go back to work.
God is always the same.