Artık yılanlardan korkmuyorum.
- Ich habe keine Angst mehr vor Schlangen.
Tom'un grev hattını geçecek cesareti olduğundan şüpheliyim.
- I doubt that Tom has the courage to cross the picket line.
Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
- The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
Elbiselerin yeni çizgisi Paris'ten.
- The new line of dresses is from Paris.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
O kuyrukta otuz dakika durdum.
- I stood in that line for thirty minutes.
Biz kuyrukta ayakta bekletildik.
- We were made to stand in line.
I'm not in the least afraid of snakes.
- Ich habe nicht die geringste Angst vor Schlangen.
Do you like snakes? Of course not.
- Magst du Schlangen? Natürlich nicht.