Telefon çalmadan önce güç bela eve varmıştım.
- Scarcely had I reached home before the telephone rang.
Hastalık okula gitmemi engelledi.
- Illness prevented me from going to school.
Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
- I had to have my brother help me with my homework due to illness.
Neredeyse gözümü bile kırpmadım.
- I scarcely slept a wink.
O, neredeyse hiç tv izlemez.
- He scarcely ever watches TV.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Hastalığından sonra onun sağlığı hâlâ kötü.
- He's still in poor health after his illness.
O her zaman kötü muameleden şikayetçi.
- He is always complaining of ill treatment.
Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.
- I hear he has been ill since last month.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Ben gözlerime güçlükle inandım.
- I scarcely believed my eyes.
Tom güçlükle Mary'yi tanıdı.
- Tom scarcely recognized Mary.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
- Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
Ben ona neredeyse hiç inanamıyorum.
- I can scarcely believe it.
Neredeyse hiç para kalmamıştı.
- There was scarcely any money left.
Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
Yangın çıktığında pazar henüz açılmıştı.
- Scarcely had the market opened when the fire broke out.
Is it because this supposes an undifferentiated violence towards others and oneself that I could ill imagine in a woman?.
His clothes could scarcely be called shabby, at least they passed muster in the half-light, but one’s imagination could not have pictured the wearer embarking on the purchase of a half-crown box of chocolates or laying out ninepence on a carnation buttonhole.
One could scarcely find any trout in the stream without the stocking program.
Nature scarcely ever gives us the very best—for that we must have recourse to art.