You're giving me more credit than I deserve.
- Ben hak ettiğimden daha fazla saygınlık veriyorsun.
Tom bought a used car from a reputable dealership.
- Tom saygın bir bayiden kullanılmış bir araba satın aldı.
Tom is a reputable and a trustworthy person.
- Tom saygın ve güvenilir bir kişidir.
Sami's family was much esteemed in Cairo.
- Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
- Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
- O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational.
- Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi.